1892’de Halep ve İdlib

Ondokuzuncu yüzyılın sonlarında oryantalistler Osmanlı ile ilgili yaptıkları araştırmalarda bu önemli ama yorgun ülkeyi farklı yönleriyle daha iyi anlamaya ve tanımaya çalışıyorlardı.

Erhan Erken

Vital Cuinet isimli bir Fransız oryantalistin La Turquie D’Asie adlı önemli bir çalışması var. Balkanlardan başlayarak Orta Doğuya kadar Osmanlı coğrafyasını ele alan bu kapsamlı incelemenin hazırlanış tarihi 1892. Son gelişmeler üzerine Halep ile ilgili maddeye bir daha göz attım. Bazı bölümleri ve özellikle de İdlib ile ilgili olan kısmı özetleyerek nakletmek istiyorum

kitap kapağı

HALEP VİLAYETİ

Halep o dönemler Osmanlı idari yapılanmasına göre bir vilayet. Vilayetin nüfusu 995,758 olarak tesbit edilmiş. Nüfusun 792,449’u Müslüman, 183,309’u Hristiyan ve 20000 kişisi de Musevi.

Halep Vilayetinde 3 sancak, 23 Kaza, 60 nahiye ve 4,541 köy bulunuyor. Sancakların adları ilginç. Biri Merkez Sancağı Halep, diğeri Maraş Sancağı üçüncüsü de Urfa Sancağı. Birisi bugün Suriye sınırlarında iken diğer ikisi ise şu an Türkiye’mizin sınırları içinde bulunuyor.

Halep vilayetinin batısında Adana, kuzeyinde Sivas ve Mamurat-ul Aziz, kuzey doğusunda Diyarı Bekir, güneyinde ise Beyrut Vilayeti bulunuyor. Halep’in güney doğusunda ise Zor Mutasarrıflığı var

Birinci Dünya savaşının hüzünlü neticesi ve sonrasındaki Lozan anlaşması ile çizilen sınırlarla eskiden bir arada olan bu bölgeler adeta birbirlerinden kopartılmış ve farklı ülkelerin şehirleri haline gelmişler.

Araştırmada çok detay rakamlar verilmiş. Hangi sancakta, hangi kazada hangi ürünlerden ne kadar üretiliyor, kaç cami, kaç okul, kaç ev var, her birinin enlem ve boylamları nasıl, tarım ve hayvancılık alanında detaylı rakamlar ve daha bir çokları, en ince ayrıntısına kadar belirtiliyor.

Fransız oryantalist Cuinet ( tabii diğer batı ülkelerinin o dönemdeki oryantalistlerinin birçoğunun bu tip çalışmalarının olduğunu da belirtmekte fayda var) onların deyimi ile hasta adam Osmanlı’nın her bir köşesini en ince ayrıntısına kadar araştırıyor ki daha sonraki dönemde bu topraklar üzerinde siyasetçilerin yapmayı tasarladıkları hamlelere bir alt yapı teşkil edebilsin. (Tabii bu arada Cuinet’in bu araştırmasını Duyun-u Umumiye müfettişliği çerçevesinde Osmanlı’nın tam anlamıyla bir resmini çekebilmek gayesiyle hazırlamış olduğunu da belirtmekte yarar var)

Yine bilindiği gibi Birinci Dünya savaşı sonrasında kurulan Kavimler Cemiyeti döneminde şimdiki Suriye bölgesi Fransız manda yönetiminin kontrolüne verilmişti.

HALEP VE İDLİB’DE TARIMSAL ÜRETİM

Halep vilayetinin kuru gıda cinsi ürünlerinin ( buğday, arpa, yulaf, susam vs) toplam üretim hacmi Merkez Sancak Halep; 7,598,538, Urfa Sancağı; 1,887,740 ve Maraş Sancağı; 1,278,996 kile olmak üzere toplam 10,765,265 kile olarak tesbit edilmiş. Dipnotta da 1 Halep kilesinin 37 litreye eşit olduğu not edilmiş.

Tütün, pamuk, kenevir, yer elması, kavun, karpuz, patates, meyankökü, üzüm, zeytin gibi bazı ürünlerin rekoltesi  ise okka ile verilmiş. Halep Vilayetinin tüm sancaklarından toplam olarak  26,142,982 okka ürün alınıyormuş bu kitapta yazan bilgilere göre. ( Okka için de 1 Okkanın 1,282 gr’a eşit olduğu ifade edilmekte)

İDLİB’İN KONUMU

İdlib ile ilgili bölüme geldiğimizde araştırmada yer alan bilgiler şu şekilde. Başta da belirttiğim üzere İdlib bir kaza. Kuzeyinde Harem ve Samandağı (Samaan dağı diye de kullanılıyor), doğusunda El bab, güneyinde Maara ve batısında Cisr-el Şuğur ve Antakya yer alıyor. Cuinet’nin tesbitine göre İdlib kazası, 33,58 derece ve 34,37 derece doğu boylam ile 35,43 derece ve 36,70 derece kuzey enlemleri arasında bulunuyor.

Dikkatimizi çeken bir husus da şu ki bugün ismi sürekli olarak İdlib ile beraber anılan ve İdlib’in kuzeyinde PYD’nin kantonlarından biri olan Afrin adıyla o dönemde bir idari yapı bulunmuyor. Sadece Harem kazasının kuzeyinde doğu batı yönünde akıp Amik gölüne dökülen bir nehrin adı olarak geçiyor Afrin

Enlem ve boylam ölçülerinin nerelere tekabül ettiğini tesbit edemediğimden dün ile bugün arasında bölgenin sınırlarını tam olarak maalesef mukayese edemiyorum. Bu mukayeseyi, enlem ve boylamlar konusunda ince ölçümlemeyi yapabilecek olanlara bırakarak diğer bilgileri nakletmeye devam edelim

İDARİ YAPI , NÜFUS VE EĞİTİM DURUMU

İdlib bir kaymakam ve 4 müdür tarafından yönetiliyor. Kendisine bağlı 4 Nahiye ve 238 köy var. İdlib’in o dönemki nüfusu 47,754. Bunun 45,500’ü Müslüman, 2,254’ü Hristiyan. Kazada 104 eğitim kurumu var ve buralara 2082 öğrenci devam ediyor.

Dağılımı şu şekilde verilmiş:

75 talebenin devam ettiği 9 Medrese

85 talebenin devam ettiği 2 Rüşdiye

1892 talebenin devam ettiği 91 sıbyan mektebi

30 Hristiyan talebenin devam ettiği 2 Hristiyan okulu

İdlib’in kaza merkezi için de şöyle bir bilgi paylaşılmış. Öncelikle Kaymakamın ve idari kadronun bulunduğu makamın konumu verilmiş. Halep’in 60 km güney batısı, Antakya’nın 34 km güneydoğusu, Harem’in 30 km güneyi, Cisr-el Şuğur’un 33 km kuzeyi ve Maara’nın 33 km kuzey batısı. Bugünkü haritalara bakıldığında birkaç tane Maara bölgesi karşımıza çıkıyor. Fakat burada ifade edilen sanırım bugün Maara el Numan diye adlandırılan bölge.

İdlib’in kaza merkezinde 13,400 kişi yaşıyor . Bunun 11,400’ü Müslüman, 2000’i Hristiyan. Anlaşılan o ki Hristiyanlar büyük bir çoğunlukla merkezde yaşıyorlar.

Araştırmanın ne kadar detaylara indiğini göstermek açısından rakamlara devam edelim. Kaza merkezinde idari binaların dışında bir Askeri depo, 14 camii, 34 mescid, 1 kilise bulunuyor. Kaza merkezinde 2138 ev, 700 dükkan ve mağaza, 12 otel hizmeti gören han, 11 fırın, 1 eczane, 3 Türk hamamı,  5 sabun imalathanesi, 48 kumaş boyama tesisi ve 20 adet de atlarla çekilen değirmen bulunuyor

İDLİB’DE TARIM, HAYVANCILIK VE ENDÜSTRİ

İdlib’de en fazla üretilen tarımsal ürünleri arasında, 1,885,000 okka zeytin, 302,500 okka pamuk, 650,000 okka kavun ve karpuz, 150,000 okka üzüm, 70,000 okka inciri zikredebiliriz. Kuru gıda cinsi ürünler arasında 330,000 kile buğday, 193,000 kile arpa, 42,000 kile burçak ve 44,000 kile mercimek ve 22,500 kile susamı sayabiliriz.

Hayvancılık konusunda Halep Vilayetinde büyükbaş, küçükbaş ve binek hayvanlarının tümü için 3,722,311 gibi bir rakam tesbit edilmiş. İdlib de bu rakam 89,597 adet.

İdlib’de en fazla bulunan hayvanlar olarak ; 25,294 koyun, 28,635 keçi, 12,000 tavuk, 6,800 sığır, 2200 inek ve 1200 atı sayabiliriz.

Hammadde dışında İdlib’de o dönemlerde zeytinin işlenmesi ve sabun üretilmesi için presler bulunuyordu. Ayrıca pamuktan da iplik üretimi ve boyahaneler yoluyla şehirlerin ihtiyacı olan pamuklu ürünler ve pamuklu bez imal ediliyordu.

SU YOLLARI

İdlib kazasından iki tane nehir geçmekteydi. Bir tanesi batıdaki diğeri de güneydoğudaki dağlardan doğup biri Cisr-el Şuğurun sebze bahçelerine, diğeri de Halep ve Maara arasına doğru devam etmekteydi. İdlib sınırları içerisinde bir tane de küçük göl olduğu kitapta zikredilmektedir.

SONUÇ OLARAK

Vital Cuinet’in  kitabından hareketle Halep ve İdlib üzerine 1892 yılında yapılmış bu tesbitler muhakkak ki  o dönemdeki  Osmanlı kayıtlarında da bulunmaktaydı. Osmanlı çok daha önceleri de kendi hakimiyet kurduğu alanlarda bu tesbitleri yapmakta ve kayıtlara geçirmekteydi. Başta Tahrir defterleri olmak üzere ilgili kayıtlar incelendiğinde bunları görebilmek mümkün. Fakat burada ilginç olan bir Fransız araştırmacının Osmanlı mülkü ile ilgili bu kadar detaylı bir incelemeyi yapmış olması. O dönemki Duyun-u Umumiye insiyatifiyle yapılmış bu araştırma daha sonra kitap olarak basılmış ve Osmanlı araştırmalarında önemli kaynaklardan biri olarak kullanılagelmiştir..

O dönemin sömürgeci zihniyetli  batılı güçleri özellikle Osmanlı mülkü ve hakimiyet kurmayı hedefledikleri diğer bölgelerde bu tarz çok detaylı araştırmalar yapıyorlardı. Bu araştırmaları Fransızca dışında farklı dillerde de görmek mümkün. İlmi faaliyetler, iktisadi ve idari niyetler dışında özellikle sağlık ve eğitim alanlarında da hedef olarak tesbit edilen bölgelerde bu devletlerin farklı kurumlarının yoğun gayretlerini görmekteyiz.. Burada hayati nokta batılıların ve 19’ncu yüzyılın başlarından itibaren Amerikalıların, hakimiyet kurmayı arzu ettikleri topraklardaki faaliyetlerinin Cuinet’in çalışması örneğinde olduğu gibi detaylı araştırmalar üzerine bina edilmesidir.

Türkiye olarak son yıllarda, bir dönem çok köklü bağlarla bağlı olduğumuz ve gönül coğrafyamız olarak nitelediğimiz bölgelerle bugün yeniden ilişki kurmaya veya zayıflayan münasebetleri kuvvetlendirmeye çalışmaktayız. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Dış Türkler, Kızılay ve son zamanlarda da Maarif Vakfı kanalıyla bu ilişkilerimizi belli başlıklar altında topluyoruz. Batılılar gibi emperyalist bir niyet taşımasak da sağlıklı münasebetlerin ancak sağlam bilgiler ve veriler üzerine bina edilebileceği çok açıktır.

Bu vesile ile ilgilendiğimiz ve ilgilenmeyi düşündüğümüz  tüm bölgelerle ilgili derinlikli araştırmaların yapılmasının çok önemli olduğunun bir defa daha altını çizmek istiyoruz..

Dünya Bülteni, 14.10.2017

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir