Türkiye yeni bir döneme girerken

Türkiye için yeni bir dönem daha başlıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başkanlığındaki hükümet 1 Kasım seçimleri sonrasında hızlı bir başlangıç yapmış ve vaatlerini yerine getirmek için yoğun bir çaba içine girmişti. Fakat ülkenin iç ve dış meselelerinin halledilmesi konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan arasında ortaya çıkan bazı fikir ve yaklaşım farklılıkları zamanla ortaya çıkmaya başlamış ve bu farklılıkların daha önemli sorunlara yol açacağı işaretleri belirmişti.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sonrası gündeme gelen başkanlık sistemi tartışmalarına iki tarafın yaklaşımlarındaki fark da bu ayrışmayı derinleştirmekteydi. Derken kamuoyunda arka planı detaylı bir şekilde tartışılan bir MKYK kararı sonrası dozajı yükselen sıkıntı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın görüşmesi sonrası yepyeni bir çehre kazandı. Sonuçta Olağanüstü Kongreye giden Ak Parti’nin yeni bir Genel Başkan seçmesi gibi bir durum ortaya çıktı.

Yeni durumun ülkemiz, kardeş milletler ve topyekûn insanlık için hayırlar getirmesini diliyoruz.

Türkiye Pazartesi günü ile birlikte bir yorumlamaya göre daha iddiasız, başka bir yorumlamaya göre ise daha icracı bir Başbakan ve kabine ile yönetilmeye başlanacak. Bu yönetim, muhtemelen Cumhurbaşkanı’nın kuvvetli bir şekilde dile getirdiği fiili bir Başkanlık sistemine doğru yol alacak ve bundan sonra da fiili durumun hukuki gereklerinin yerine getirilmesi Türkiye’nin ana gündemlerinden biri olacak

Yüzde 49,5 Oyla iktidara gelen ve vaat ettiklerini yapma yolundayken iktidarı bırakmak zorunda kalan Ahmet Davutoğlu’nun durumunun, kamuoyu vicdanında ne tür bir etki bırakacağını zaman gösterecek. Fakat gerek MKYK sonrası olağanüstü kongreye gitme kararını açıklarkenki sözleri, gerekse de Genel Kuruldaki konuşmasının satır araları, Davutoğlu’nun, kendisini hizmet etmekle yükümlü gördüğü hem ülke ve dünya siyaseti, hem de daha geniş anlamlı bir büyük dava için çalışmalarına devam edeceği yolunda mesajlar içermekteydi. Bunun nasıl ve hangi mecralar içinde gerçekleşeceğini de muhtemelen yine zaman gösterecek.

65’inci Hükümet, Türkiye’nin yeni anayasa, başkanlık sistemi, ekonomik gelişme ve son yıllarda artan terör olayları gibi ana gündemlerinin dışında dış politikada da çok önemli sorunları çözmek gibi başlıklarla yoğun olarak ilgilenmek zorunda olacak. Tabii burada Hükümet derken bir anlamada fiili Başkanlık yolu daha fazla açılan Cumhurbaşkanı ile birlikte karar verip uygulayan bir icradan söz etmek gerekecek.

Bu sorunların çözümü yolunda Davutoğlu’lu dönem ile Davutoğlu’suz dönem arasında meydana gelebilecek farklılıkları da görebilmek için yine zamana ihtiyacımız olacak.

Dünya Bülteni olarak bu önemli kavşak noktalarında bizler, başlangıcından bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da okuyucularımıza yine sadece olayları nakletmeyecek, bu olayların arka planlarını daha iyi kavramaya yarayacak gerek yurt içi gerekse de yurt dışı yorum ve analizleri sizlerle paylaşmaya çalışacağız.

Türkiye gibi, sadece 780 bin km karelik bir toprak parçası ve 78 milyonluk bir nüfustan ibaret olmayan, gerek bölgesel gerekse dünya açısından etki alanı çok geniş bir ülkede yayıncılık yapmak bizlere çok önemli sorumluluklar yüklüyor.

İnşallah bu sorumluluğun gereğini en iyi şekilde yerini getirme gayreti içinde olmak da Dünya Bülteni ailesi olarak bizlerin imtihanı olacak.

Allah (cc) hepimizin yardımcısı olsun

Dünya Bülteni, 23.05.2016

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir