MÜSİAD:BİR KİMLİK TANIMLAMASI

28 ŞUBAT Olarak anılan dönemin sonrasında Türkiye’de sıkıntılı bir devir yaşandı. O zaman içinde yer aldığım Müsiad yönetiminden bir kaç arkadaş DGM de yargılanmaya başladı. Bir ara Derneğin kapatılması konuşulur oldu. Bu yazı o dönemin şartlarında kaleme alınmış ve MÜSİAD’ın ana ilkelerini yeniden gözden geçirmek için Yönetim Kurulunda değerlendirilmiştir.

Daha sonra da Nisan-Haziran 1999 MÜSİAD Bülten’de yayınlanmıştır.

 

 

Bizler, hür teşebbüsü savunan, girişimci ruha sahip iş adamlarıyız.

Mensubu olduğumuz derneğin müstakil ( bağımsız )sıfatının önemli olduğuna inanıyoruz

Kamu ile ilişkilerimizde, millet malının emanet olduğu bilinci ile hareket etmeyi temel ilkelerimizden biri olarak kabul etmekteyiz.

Milletin bağrından çıkmışız, onun değerlerine önem veriyoruz

Bu ülkede yaşayan insanların diline, kimliğine, kültürüne, tarihine saygılıyız.

Ülkemizin de müstakil (bağımsız) kalmasını istiyoruz

Bağımsızlığın, ülkemizin büyük devlet olma geleneğinin tabii bir uzantısı olduğuna inanıyoruz

Ülkemizin küresel bir güç olma potansiyeline sahip olduğunu, bu yüzden uluslar arası ilişkilerde bu hedefe uygun bir politika izlenmesini önemsiyoruz.

Savunduğumuz değerlerin çoğunluğun değerleri olduğunun bilincindeyiz.

İktisadi hayatta tekelleşmeye, açık ve gizli sömürüye karşıyız.

Ülkemizde ve tüm dünyada mevcut ve hakim olan faizli bankacılık dışında, hakkaniyetli finansman sistemlerinin bulunduğuna inanıyoruz.

Sermayenin tabana yayılmasının, Halka açık şirketlerin çoğalmasının, Spekülasyondan arındırılmış ve işleyişi iyi denetlenen hisse senedi ve borsa sisteminin gelişmesinin, Risk sermayesi ve bunlara benzer yapıların, alternatif finansal yöntemler olarak, hem ülkemiz hem de insanlık için müsbet açılımlar sağlayacağını savunuyoruz.

Kazanırken hakka ve adalete uygun, harcarken de israftan kaçınan bir çizgi tutturmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz.

Bizim gibi düşünmeyen insanlarla da hasım olarak değil, birbirimizi anlayabilecek ortamlar içinde bulunabilmeyi istiyoruz.

Ekonomik olarak yalnızca güçlü olmanın, tek hedefimiz olmaması gerektiğinin altını çiziyoruz.

Allah ile,diğer insanlar ile,  tüm çevre ile ve tabii ki, kendisiyle barışık bir denge içinde,her günümüzü bir öncesinden daha iyi hale getirme çabasının çok daha tercih edilir bir hedef olması gerektiğini savunuyoruz.

Önce büyüme sonra eşitlik değil, insanlarımıza fırsat eşitliğinin sağlandığı bir ortam içinde büyüme yanlısıyız.

Malını, sözünü ve fiilini yerinde harcayan, cömert ve kibirden arınmış insanlarla toplumun kollektif olarak zenginleşeceğine inanıyoruz.

Erhan ERKEN

MÜSİAD BÜLTEN NİSAN-HAZİRAN 1999

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir