MÜSİAD SİYASETİN NERESİNDE OLMALIDIR?


Müsiad, isminden de anlaşılacağı gibi ana faaliyet sahası olarak iktisadi alanı seçmiş, bu sebepten dolayı da sanayi, ticaret ve iş dünyasını ilgilendiren konuları öncelikli olarak gündemine almış olan bir dernektir. Bununla birlikte, Ülkemizde hemen hemen her faaliyet alanının siyasetle bir şekilde ilişkilendirildiği inkar edilemez bir gerçek olarak önümüzde dururken, ekonomi gibi, siyasetin karar alışları ile doğrudan ilgili bir sahanın da bu genel tesbitin dışında durabilmesi mümkün görünmemektedir.

Dolayısıyla MÜSİAD, her ne kadar iktisat temelli bir dernek olsa da tabii olarak, zaman zaman siyasî gündemler içerisinde yer almaktadır…

Bu keyfiyetin ne kadar sağlıklı olduğu veya derecesinin ne olması gerektiği hususu ise tartışmalı bir konudur.

Ekonominin büyük ölçüde devletin kontrolünde olduğu, siyasi ve ekonomik gücün genel anlamı ile merkezde toplandığı Türkiye gibi bir ülkede, siyasetin veya dar anlamı ile parlamentoda sağlanabilecek bir üstünlüğün, bu gücü ülkeye hizmet amacıyla kontrol edebileceğini düşünen çok sayıda insanımız, yukarıdaki anlamı ile siyasetle yakından ilgilenmektedir.

Siyasî sahada oluşan her tür dalgalanma, rüzgâr veya bu tür gelişmeler, insanlarımızı derinden etkilemekte, ana sahaları siyaset olmayan çok sayıda vatandaşımız ve kurumumuz, en ufak bir hareketlenmede esas meşguliyet sahalarını geri plana iterek yukarıda çerçevesi çizilen siyaset çalışmalarını, gündemlerinin birinci maddesi yapmaktadır.

Bilindiği gibi geniş anlamı ile siyaset “gücü kullanma sanatı”dır. Gücün bir tarafında kamuoyu dediğimiz halk bulunmaktadır. Yaygın kanaate göre, halk bu gücünü yalnız seçimler yoluyla merkeze gönderdiği vekilleri eliyle kullanıyor gibi görünse de, esasında bu gücün kullanım alanının daha yaygın olması gerekmektedir.

Sivil toplum örgütleri dediğimiz gönüllü kuruluşlar, yarı resmî mahiyetteki odalar ve diğer meslekî teşekküller ve bu mahiyetteki organizasyonlar da gücün kullanılması noktasındaki çeşitli enstrümanlar olarak zikredilebilir. Ülkemizde, bu kanalların yeteri derecede güçlü ve organize olamaması, kamuoyunun ülke siyasetine olan etkisini yeterli bir düzeye çıkaramamasındaki en önemli sebeplerdendir. Bu sebepten insanlarımız, siyaset denince ilk ve belki de tek olarak parlamenter siyaseti anlamaktadır.

Gücün diğer taraflarında da yargı ve bürokrasi yer almaktadır. Belli bir eğitimden geçmiş kadroların oluşturduğu bu kesimler, ülkede siyasetin oluşmasında parlamento ile birlikte etkili olan bir sacayağını meydana getirmektedir. Gücün oluştuğu tüm bu sahaların,  MÜSİAD gibi ülke genelinde yaygın organizasyonu olan bir derneğin ilgi alanı içinde olması da tabii bir netice olarak değerlendirilmelidir.

MUSİAD, iktisadî ağırlıklı bir dernek olduğu için ekonomiyi derinden etkileyen siyasî olaylarla ilgilenmek durumundadır. MÜSİAD’ın oluşturduğu iktisadî söyleminin, Hakk ve hakikati hedef alan politikalarının ve makro/mikro ekonomik tavsiyelerinin ülkemizde uygulanabilme imkânı bulabilmesi için, geniş anlamıyla siyasetle ilişki içinde olmalı, düşüncelerini siyasetin uygulayıcısı olan partilere, meclise ve bürokrasiye duyurabilmelidir. Ayrıca yine ekonominin can damarları olan ve kamunun gücünün siyasetin oluştuğu merkezlere ulaşmasını sağlayacak tüm sivil örgütlerle ve meslek kuruluşları ile yakın temas içinde olmalı ve üyelerinin hak ve menfaatlerini buralarda savunmalarına yardım etmeli, baskı grubu fonksiyonunu her durumda yerine getirebilmelidir.

MÜSİAD’ın idarecileri ve yetkili organları da derneğin bu politikalarını birinci elden takip edebilmeli ve yönlendirebilmelidir.

MÜSİAD’ın idarecileri siyasetle ilgilenmeyi, yukarıda çerçevesini çizdiğimiz şekilde anlamayıp çok uç bir örnek olarak, birinci elden siyasetin bir aktörü gibi davranmayı tercih etmeleri durumunda, derneğin ekonomik ağırlığı otomatik olarak siyasete kayacak, ekonomik hedeflerin uygulanması için siyasetle ilişki kurmak tarzında düşünülmesi gereken hareket tarzı, siyasî sahada taraf tutar bir hüviyetle yer değiştirebilecektir. Böylesi bir tavır alış, tüm sivil toplum örgütleri için olduğu gibi, çalışma sahası olarak ekonomiyi seçmiş bir dernek için de sıhhatli bir çizgi olarak değerlendirilemeyecektir. Her konuda olduğu gibi siyaset sahasında da dengeli duruşun önemi inkâr edilemez.

MÜSİAD, dernek politikası olarak daha evvelki senelerde farklı olaylarda göstermeye çalıştığı tavrını adeta bir pergele benzeterek, sabit ayağını ekonominin üzerine koyarak, diğer ayağı ile geniş anlamda siyaset ve ilimle ilgili alanlarda dolaşmıştır. Geçmiş dönemlerde, derneğin resmî politikası olmamakla birlikte, kişisel davranışların farklı anlaşılmasından ötürü, bazı kereler sabit ayakta kayma olduğu iddiaları ortaya atılmış olsa da, bu güne kadar genel manada sabit ayakta ciddî konum değişikliği vukû bulmamıştır. Bundan sonra da derneğin resmî görüşünde bu tip bir farklılık yaşanmayacağı konusunda en yetkili organ olan ve “Genel Kurul”ca seçilmiş bulunan Yönetim Kurulu iradesini açıkça ifade etmektedir. Yönetim Kurulu’nun bu görüşü, derneğin mensuplarının şahsî tercihlerine ipotek koymak anlamı taşımamaktadır. Her üyemiz istediği siyasî tercihe sahip olabilir, istediği siyasî hareketin içinde yer alabilir. Hatta yönetim kurulu üyeleri, şubelerdeki yöneticiler de bu tip bir özgürlüğe sahiptir. Fakat tüm bu tercihler, derneğin ekonomik tabanlı hizmet anlayışına tesir edecek bir mahiyet arz etmemelidir. Dernek, bir siyasî hareketin tamamıyla destekçisi ve alt yapı unsuru gibi değerlendirilmemeli, dernek yöneticileri, derneğin siyasî bir çalışmanın atlama noktası gibi görünmesine sebep olacak davranışlardan şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da titizlikle kaçınmalıdır.

Siyasetle ekonomi, çay ve şeker gibi değerlendirilmeli, her iki sahada çalışanlar da yaptıkları faaliyetlerin kendi alanlarında kuşatıcı ve dolgun olmasına, hem kendi içinde hem de ilgili diğer alanlarla bütünlük taşımasına özen göstermelidirler. Çay da, şeker de kendi sınıflarının en vasıflısı ve kalitelisi olmalıdır.

MÜSİAD, kurum olarak, siyasî sahada ortaya çıkabilecek olan ihtilaflarda herhangi bir tarafta yer almamaya özen göstermelidir. Ayrılıkları pekiştirmek yerine, farklı yapıların hizmet yarışlarını fikir ve icraat planında, centilmence sürdürmelerinin yollarını açmaya çalışmalıdır.

MÜSİAD, her konuda olduğu gibi siyaset sahasında da şahıslardan çok ilkeler, tutarlı politikalar ve bütüncül bakış açılarının altını çizmeli, bunların gerçekleşmesi için kadroların önemine vurgu yapmalıdır.

MÜSİAD, ekonomik ve siyasî sahalarda, fikir ve proje bazında dağarcığında ne varsa onu herkesle paylaşmalı, tüm güzel fikirlere ve insanlara sahip çıkmalı, onların doğru fikirlerini desteklemeli ve gerektiğinde de uyarmalıdır.

MÜSIAD güzide bir kuruluşumuzdur. On bir yıldır binlerce insanın maddî ve manevî katkılarıyla, fikir ve düşünce düzeyindeki görünen ve görünmeyen emekleriyle bir noktadan bir noktaya gelmiştir.

MÜSİAD, üyelerinden, yöneticilerinden, sevenlerinden bugün de kendisine sahip çıkılmasını beklemektedir. Daha büyük hedeflere gitmesi gereken MÜSİAD’ın önü açılmalıdır.

MÜSİAD, herhangi bir kesimin, grubun, partinin alt kümesi olarak değerlendirilmemeli, buna yol açabilecek davranışlardan şiddetle kaçınmalı; geçmişten geleceğe, gelenekle birlikte yeniliğe doğru ilkeli bir şekilde yol almalıdır. Pergelin sabit ayağını daima olması gereken yerde tutmalıdır…

MÜSİAD, farklı dönemlerde meydana gelebilecek konjonktürel dalgalanmalarda aslî konumunu değiştirmeyip, tarihî seyir içinde anlamlı bir hizmet görme hedefinden bir an bile ayrılmamalıdır.

ERHAN ERKEN

Müsiad Bülteni 2001


 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir