KUT KAVRAMI VE YUSUF HAS HACİP’İN KUTADGU BİLİG’İ

 


Günlük hayatımızda bir çok kere birbirimizin iyi günlerini, başarılarını “KUT”larız. Bu vesile ile iyi dileklerde bulunuruz.

Mesela bu akşam Berat Gecesi. Yine bu “kut”lamalardan birisini daha yapacağız. Peki nedir bu “KUT”? Ne anlama gelmektedir?

Burada kullandığımız “KUT” lafzının kelime manası mutluluk, saadet, devlet, ikbal ve sürekli esenlik diye izah ediliyor.

KUT kelimesinin anlamının peşine düştüğümde karşımıza tarihimizde ciddi önemi olan bir kitap çıkıyor.

Bu yazımızda sizlere bu kitaptan kısaca bahsetmek istiyorum.
Kitabın adı KUTADGU BİLİG.

Kitabı kaleme alan büyük Türk bilgini ve devlet adamı Yusuf Has Hacip. Devir,  İslâmiyeti ilk kabul eden Türk Devleti, Karahanlılar devri.

Yusuf Uluğ, kitabı kaleme alan kişinin hakiki adıdır. Yazıp hükümdara sunduğu yıllar muhtemelen 1060 civarı.

İsmine ilave edilen “Hacip” ise onun görevi. O dönemde kitabını beğenen Karahanlı hükümdarı Tavgaç Kara Buğra Han onu “Has Hacip” yani bir tür başdanışman olarak vazifelendirmiş.

Haciplik görevi, Kendisi ile görüşme yapmaya gelenlere yardımcı olan, mihmandarlık eden, özelkalem müdürlüğü türü bir görevmiş

Mesnevi tarzında yazılmış olan bu kitapta 6645 tane beyit bulunuyor.

Bazı kaynaklarda sonradan ilave edilen beyitlerden de bahsedilerek bu sayı 6722 beyite kadar çıkıyor.

Eserin dili Uygur Türkçesidir. Günümüz Türkçesine; “Mutluluk Veren Bilgi” diye tercüme edilen bu ismi bazı uzmanlar “kut” sözcüğünün iktidar ve egemenlik anlamına geldiğini de belirterek “Devlet Yönetme Bilgisi” olarak da çevirmişlerdir.

Bu açıdan bakıldığında Kutadgu Bilig sadece edebî bir eser değil aynı zamanda “Siyasetname” tarzında yazılmış bir eserdir.

Yani Kutadgu Bilig’te mutluluk ve devlet yönetimi arasında önemli bir bağlantı kuruluyor.

Yusuf Has Hacip bu eserinde Türklere ve insanlığa yol gösteriyor ve iyi bir yönetimin formülünü veriyor.

Bu formülü bazı uzmanlar özetle “Anlayış ve Bilgi” olarak ifade etmiştir.

Yani dünyayı elde tutmak için insanın anlayışlı olması gerekir ve halkı itaat altına almak için de yöneticilerin bilgili olması gerekir.

Yusuf Has Hacip’in bu eserinde genelde “Kamil İnsan” kavramı ve tanımı yanında bir çok erdemler de ele alınıyor.

Kutadgu Bilig, biraz evvel belirttiğim gibi devrin hükümdarına hitaben yazıldığından bu yönü ile yöneticiye, hükümdara ölüm karşısında aciz olduğunu hatırlatırken çok çeşitli öğütlerde de bulunuyor.

Eserinin bir yerinde kitabın kahramanlarından biri olan vezir Aydoğdu’ya şöyle söyleterek hükümdara ölümü hatırlatıyor;

Ömrümü gaflet içinde geçirdim gençliğimi boş yere harcadım,

Aç gözlülükle topladığım dünya malı artık beni terk ediyor.

Yokluk içinde gidiyorum.

Başkalarını çok defa elimle ve dilimle incittim.

İşte ölüm geldi yakama yapıştı nefesimi kesiyor.”

Bu sözler insanoğlunun; dünyadaki macerasına yüklediği mananın ne kadar boş olduğunu, yaptığı yanlışlarla bunu nasıl büyük bir felakete sürüklediğini bir iç muhasebe olarak önümüze koyuyor.

Kutadgu Bilig, 11. yüzyılda yazılmasına rağmen bugün 21. yüzyılda bizleri de kuşatacak şekildegörüşler ifade ediyor.

Eserde yemek yeme adabından başlayarak çocuk eğitimine, her türlü bilginin edinilmesinden okumaya yazmaya,  alfabeleri ve dilleri öğrenmeye, şiir yazmaya, edebiyata, matematiğe kadar dönemin bütün bilgi dalları hakkında görüşler vardır.

Avcılık, kuşculuk ve daha bir çok beceriler kitapta yer alıyor.

UNESCO, Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig’i kaleme alışının 950. yıl dönümü sebebiyle 2019 yılını anma yılı ilan etmişti.

İstanbul Ticaret Odası da buradan ilham alarak elimizdeki bu kitabı yayınlamıştı.

KUTADGU BİLİG’DEN BAZI SEÇMELER

Eserde yazar 4 şahsiyeti ve onların özelliklerinin konuşturarak  görüşlerini paylaşmış: Bunlar

1 / Hükümdar Gündoğdu, ADALETİ temsil ediyor”

2 / Vezir Aydoğdu MUTLULUK VE İKBALİ temsil ediyor

3 / Vezirin oğlu Ögdülmüş, ANLAYIŞI temsil ediyor

4 / Vezirin kardeşi Odgurmuş AKİBET’i temsil ediyor

 Kitabın odak noktası “Adalettir”. Ona göre Adalete istinat eden kanun  bu göğün direğidir; kanun bozulursa gök yerinde duramaz.”

Hükümdara bunun için şöyle tavsiye ediyor: “Eğer devamlı ve ebedî beylik istiyorsan adaletten ayrılma ve halk üzerinden zulmü kaldır. Kötü teâmülkurma, iyi kanun koy; ömrün iyi geçer ve saâdetsana yâr olur.

Devletin varlığının ve devamının, sağlıklı işleyen bir ekonomik sistem ve kudretli bir orduya dayandığını vurgular Yusuf Has Hâcib.

Dolayısla İslâm siyaset görüşünün en önemli ögelerinden biri olan “Adalet Çemberi”ni şu şekilde formüle eder:

Memleket tutmak için, çok asker ve ordu lâzımdır; askerî beslemek için de çok mal ve servete ihtiyaç vardır. Bu malı elde etmek için halkın zengin olması gerektir; halkın zengin olması için de doğru kanunlar konulmalıdır. Bunlardan biri ihmal edilirse, dördü de kalır; dördü birden ihmal edilirse, beylik çözülmeye yüz tutar.”

Bu noktada ben sizlere kitaptan ilgimi çeken başka bir bölümü nakletmek istiyorum.  Diyor ki Yusuf Has Hacip;

Halkın, bey üzerinde verilmesi ve korunması gereken başlıca üç hakkı vardır;

1/ Gümüş, temiz kalsın onun ayarını koru.”

Yani burada bugün için de çok önemli olan paranın değerinin korunması ve enflasyon ile hayat pahalılığı gibi konularda önemli bir öğüt var farkındaysanız.

2/ Halkı adil kanunlarla idare et, birinin diğerine tahakküme kalkışmasını meydan verme, onları koru.

Bu cümleyle de insanların birbirlerine kul ve köle olmamalarını, kanunlarla korunmaları gerektiğini ve bunun bey tarafından yani yönetim tarafından sağlanması gerektiği ifade ediliyor.

3/ Bütün yolları emin tut, yol kesen haydutlar ve diğer insanların huzurunu bozan kişilere karşı da halkı koru.  

Yani burada devletin en önemli işlevlerinden biri olan “Güvenlik” konusunu da özellikle vurguluyor ve buna bey’in veya  idarenin dikkatini çekiyor.

Kutadgu Bilig’te dikkati çeken esasında çok fazla nokta var bunların hepsini nakletmemiz mümkün değil elbette.

Yine kitaptan alıntılara devam ediyoruz.

Yusuf Has Hacip kitapta dönemin bey’ine hitaben memleketin ahalisinin üç türden oluştuğunu söylüyor.

1/ Bunlardan birisi âlimlerdir. Âlimlere çok önem ver, bunlar insanı ve devleti saadete kavuştururlar. Onlara izzet ve ikramda bulun, hükümlerine itiraz etme ve onlara hürmet et.

2/ İkinci kısımdakiler muhtesiplerdir. Muhtesipler,toplumda “emri bir maruf nehy-i ani’l-münker” (yani iyiliği emredip kötülükten men etmek) prensibi uyarınca genel ahlakı ve kamu düzenini koruma faaliyetinden sorumludurlar. Bunun için ihtisap kurumu vardır. Bu işleri yapanlara da “muhtesip”denir. Muhtesipler yani bir nevi bugünkü belediyelerile bizim türdeki odalar ve teşkilatlar için diyor ki bunlara da dikkat et! Bunlar kuvvetli olmalı. Fasıklar, serseriler, başıboş dolaşanlar ancak muhtesiplertarafından zapt ü rapt altına alınır, kontrol altına alınabilir. Bu sınıfa çok dikkat et, diyor.

3/ Üçüncü kısımdakiler senin hizmetinde bulunan memurlar ve vazifelilerdir.  Bunlar gerektiği zaman sana karşı da çıkabilirler,  çok yük altına girmezler.  Sen bunlara karşı da çok dikkatli davranmalısın

4/ Dördüncü kısım da diyor Avamdır yani halktır.

Yusuf Has Hacip halkı da kendi içinde üç zümreye ayırıyor;

Birincisi zenginler, ikincisi orta halliler,  üçüncüsü de fakirler.

Şuna dikkat etmelisin ki zenginlerin yükü ortahallilere yüklenmemeli yoksa orta halliler bozulur ve sarsılır.

Yine dikkat etmelisin ki orta halli kimselerin yükleri fakirlere yüklenmemeli yoksa fakir açlıktan kırılır ve mahvolur.

Sen bunu tersinden davran yâni  fakiri koru, onu geliştir ki o orta halli olsun.  

Orta halliyi de destekle ki o da zengin olsun. Ancak bu şekilde halkı huzura ve mutluluğa kavuşturursun.

KUTADGU BİLİG’İN ASIRLARI AŞAN ETKİSİ

Burada söylenen sözlerin 11. yüzyılda Karahanlılar döneminde Ortaasya’da söylendiğini gözden uzak tutmamalıyız.

O dönemin şartları içerisinde söylense de şu hususu beyan edelim ki bizim kültürümüzde Türk milletinin İslâm’la tanıştıktan sonra edindiği çeşitli tecrübeler ve fikrî derinlik Kutadgu Bilig’te vardır ama maalesef hakkıyla değerlendirilmemiş bir kitap, olduğuna inanıyorum.

Bugün uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi derslerinde mesela biz Platon’un DEVLET’ini Makyevel’in “PRENS’ini, Fransız Jean Jacques Rousseau’nun SOSYAL KONTRAT’ını çok fazla inceleriz ve değerlendiririz. Ama Yusuf Has Hacip’in eseri maalesef bizler tarafından bile yeterli ölçüde dikkate alınmamıştır.

İnşallah KUTAGDU BİLİG gibi asırlar öncesinden hem günümüze hem de muhtemelen yarınlara hitap edebilen kitapları ve içerisinde yer alan değerli görüşleri yeterli ölçüde gündemimize alıp değerlendiririz.

Bu yazı İTO’nun 13 Şubat 2025 Olağan Meclis toplantısında yaptığım konuşmanın metin haline dökülmüş halidir