AHİLİK ANLAYIŞIYLA GÜNÜMÜZE BAKIŞ

Girişimcilik  bizim geleneğimizde  teşvik edilmiş ve övülmüştür.  Hadis-i şeriflerde de zikredildiği üzere bizler Rızkın onda dokuzunun ticarette olduğuna inanırız.

Büyüklerimiz daima  en önemli sermaye olarak ‘dürüst olmayı’ öğütlemişlerdir

Söze sadık kalmak, ahde vefa göstermek, alış verişi düzgün yapmak temel düsturlarımızdır.

Bu önemli hususlar medeniyetimizde sadece kültürel bir özellik olarak kalmamış aynı zamanda da kurumsallaşmıştır

Loncalar ve Ahilik teşkilatı, geçmişte iş ahlakımızın esaslarını tayin eden ve yaşatan kurumlar oldular. Bu miras, son derece eşsiz bir hazinedir.

Ahilik, Anadolu’da XIII. yüzyılın başından itibaren yaşanmaya başlayan süreç Selçukludan itibaren Osmanlı ekonomisinin en önemli ve anlamlı parçası olmuştur. İnsanı, toplumu ve devleti şekillendirmiştir.

Ahîler’in öncüsü olan Fütüvvet İLE İLGİLİ YAZILAN METİNLER VE KURULMUŞ OLAN FÜTÜVVET TEŞKİLATI 9. yüzyılda İslam dünyasında ortaya çıkan ve sonraki yüzyıllarda Akdeniz ve çevresine yayılan meslekleri ve sanatları yaşatan çok kapsamlı bir FİKİR HAVUZUDUR VE ÖRGÜTLENME BİÇİMİDİR

ANADOLU’DA AHİ EVRAN İLE BAŞLAYAN VE FÜTÜVVET GELENEĞİ ÜZERİNE BİNA EDİLMİŞ AHİ TEŞKİLATI 13. yüzyıldan itibaren etkisini hissettirmiştir

Bu dönemde malum ANADOLU ÇOK KARIŞIKTI. FAKAT BUNA RAĞMEN BU KARIŞIKLIKLAR İÇİNDE ETKİSİ YÜZYILLAR SÜREN FİKİR AKIMLARI VE AHİLİK TARZI BİR TEŞKİLAT KURULDU VE YAYILDI

BİR YANDA MEVLANA, HACI BEKTAŞ-I VELİ, MUHYİDDİN –İ ARABİ

DİĞER YANDAN AHİ EVRAN, ERTUĞRUL GAZİ VE AHİYAN-I RUM EKİBİ

TÜM BU ZATLAR sayesinde Anadolu’daki insanlara dostluk ve kardeşlik mesajları ulaştırılmıştır.

ONLARA HEM MADDİ HEM DE MANEVİ ANLAMDA önderlik edip geleceğe umutla bakmalarını sağlamışlardır.

Dönemin kanaat önderleri olarak halkı belli noktada uzlaştırmak, dayanışmasını sağlayacak örgütlenme modeli kurma anlamında önemli bir işlevi olmuştur.

Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesine katkı sağlayan BU İSİMLER Türk beyliklerinin toplumsal düzeni kontrol etmesine yardım etti.

AHİLİK TEŞKİLATI BİLİNDİĞİ ÜZERE Osmanlı devletinin şehir hayatından güç alarak yayılmasına katkı sağladı. Ahîlik teşkilatı sayesinde Anadolu ve Rumeli’nin demografik yapısı da Türkler lehine dönüştü.

Türklerin tarihsel hâkimiyetinde bu kuruluşun çok önemli rolü olmuştur.

Evsizi misafir etmişler, zanaatçıyı işyeri sahibi yapmışlardır.

Kurdukları tekke ve zaviyeler yerleşim yerlerinin ilk temeli olmuştur.

Evler, mahalleler kurmuşlar. Çarşılar ve şehirlerin temel direği olmuşlardır.

XIX. yüzyıla dek Anadolu’da Balkanlarda ve Türkistan’da yaşamış olan Türklerin sanat ve meslek alanlarında yetişmelerini, ahlaki yönden gelişmelerini sağlamıştır.

Ama aynı zamanda devletin bir nevi güvenlik teşkilatı olarak görülmüşler aynı zamanda maddi ve manevi desteği olarak yaşamasını sağlamışlardır.

Ahiyan-ı rum, abdalan-ı rum, bacıyan-ı rum, gaziyan-ı rum birbirini tamamlayan bir sistemdir

Biz de Müsiad da Emir, Alim, Tacir ve Ehl-i tasavvuf diye bir denklemden bahsediyorduk

AHİLİK KURUMUNU İNCELEDİĞİMİZDE ONDAN BİR ÇOK DERSLER ÇIKARMAK MÜMKÜNDÜR.

BU ÇERÇEVEDE BUGÜN 3 BAŞLIKTAN BAHSETMEK İSTİYORUM

1/ BİRİNCİSİ EĞİTİM ALANI VE ROL MODEL KAVRAMI

Eğitim sektöründe yıllarca çeşitli çalışmaların içinde bulunduk.

Özellikle çocukların ve gençlerin eğitimiyle uğraştık. Tecrübelerimiz onu gösterdi ki burada müfredat oluşturmak ciddi bir meseledir.

Fütüvvet geleneği içinde eğitim ile ilgili çok değerli uygulamalar, bilgiler, tavsiyeler var. Özellikle ROL MODEL ANLAYIŞI BİZİM ÇOK ÖRNEK ALDIĞIMIZ BİR HUSUS OLDU

Hz. Peygamber’in (sav) kılıcını Hz. Ali’ye hediye etmesi genellikle Ahilik ve Fütüvvet teşkilatının kuruluş günü kabul edilir.

Ahîler’de ahlakî değerlere bağlılık, meslek disiplinine gönülden uymak ve üyeler arasındaki özel kardeşlik bağına riayet etmek çok önemlidir.

“Ali’den başka fetâ, zülfikardan başka kılıç yoktur anlayışını rehber edinerek Hz. Ali’yi Pîr ve Baş Fetâ/Baş Ahî olarak tanımaları sûfiliğin de ötesinde bir hüviyet kazanmalarını sağlamıştır. Bunun için meslekler daima pîrleri ile birlikte anılır.

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde bir esnaflar geçidi vardır. Bu uzun bölümde okuyucuya bunalrı aktarmaktadır Orada bütün esnafların pîrlerinden bahseder;

Hz. Muhammed (as) tüccarların ve bütün esnafın,

Hz. Adem çiftçilerin ve aşçıların,

Hz. Nuh marangoz ve dülgerlerin,

Hz. İdris terzilerin, hattatların,yazıcıların

Hz. Şit hallaçların,

Hz. İbrahim sütçülerin,

Hz. Musa Çobanların,

Hz. Salih devecilerin ve kervancıların,

Hz. Yunus balıkçıların,

Hz. Davud demircilerin,

Said b. Ebî Vakkas Okçuların,

Ahmed b. Abdullah sabuncuların,

Muhammed b.Abdullah şerbetçilerin,

Selman-ı Küfî sakaların,

Ebul Kasım Mübarek iğnecilerin

Ebu Süleyman b. Kasım nalbantların

Hüsam b. Abdullah Attârların.

O bölümü merak edenler, İstanbul Ticaret Odamızın Evliya Çelebi Seyahatname’si İstanbul”kitabından okuyabilirler.

Yayına https://www.ito.org.tr/tr/yayinlar adresinden ulaşılabiliyor.

Orada esnaflar geçerken kendilerini de tanıtmaktadırlar;

Esnaflar;

Her sabah besmele ile açılır dükkanımız

Ahi Evran Velidir pirimiz üstadımız

Dükkan kapısı Hak kapısı Hakkına yalvar

Çeşmim gibidir çeşmeler akmasa da damlar

Şekerci ve Helvacılar;

Her seherde besmeleyle açılır dükkanımız

İbn-i Mesud’dur pirimiz üstadımız.

Berberler;  

Her sabah besmele ile açılır dükkanımız

Hazreti Selman-ı Pak’tır pirimiz üstadımız

Lâfla dükkân açılmaz,boş yere etme telâş

Selmân-ı Pâk de gelse parasız olmaz tıraş”

Muhallebiciler/ Kahvehaneler;

“Her seherde Besmele’yle açılır dükkânımız

Hazret-i Şeyh Şazilî’dir Pîrimiz Üstâdımız”

 

2/ BURADAN İKİNCİ NOKTAYA GEÇERSEK

MÜSİAD’ta ve İTO’da yöneticilik yaptığımız yıllar içerisinde çeşitli sektörlerle iç içe olduk. Meslek erbabı kişilerle hasbihal ettik. Bunların mesleki örf ve ananelerini, eleman yetiştirme usullerini hem bir uzman hem de bir yönetici olarak takip ettik.

Geleneksel usta çırak yapısından meslek liseleri ve yüksekokullarına geçiş süreçlerini izledik.

Gördük ki bu yapıların kökleri loncalara, Ahi birliklerine, fütüvvet teşkilatına dayanıyor.

Ahilerin kurdukları teşkilat bir bakıma bugünkü Esnaf Odaları, İşveren Sendikaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, İşçi Sendikaları, Eğitim Kuruluşları, Türk Standartları Enstitüsü ve Belediye gibi kurum ve kuruluşların temeli olarak görülmelidir.

DERSAADET TİCARET ODASI 1882 ‘DE FRANSIZ ETKİLİ BİR ODA OLARAK KURULMASINA RAĞMEN ONUN ARKA PLANINDA AHİLİĞİN VE FÜTÜVVETNAMELERİN İZİNİ SÜREBİLMEK MÜMKÜNDÜR.

HATTA BU ÇİZGİNİN Hz Peygamber ( as) döneminde oluşmaya başlayan Hisbe teşkilatına kadar dayandığını DA GÖREBİLİRİZ

Ben bu noktayı çok önemsiyor bilemiyorum belki de abartıyorum ama yaptığımız işin evvela Sevgili Peygamberimize ulaşıyor olması bizleri ziyâdesiyle mutmain kılıyor.

Aynı zamanda yaptığımız işe de ayrı bir anlam ve değer katmasını da önemli buluyorum.

Çünkü BİZİM DÜŞÜNCEMİZE GÖRE meslek ilkeleri ile ahlakî ve dinî ilkeler arasında çatışma değil uyum OLMASI GEREKİR

Kaliteli üretim, standartlara uygun üretim, doğru bilgilere dayalı pazarlama, adil fiyat, emek hakkı, ürün değeri, müşteri memnuniyeti gibi temel alış-veriş kavramları sadece teorik düzeyde öğretilmemiş, fiilen de uygulanmıştır.

Tabii tarihî süreçlerde birçok kırılma yaşanmış ama acaba biz bu kırılmaları tamir edebilir miyiz?

Buralardaki değerleri özünü bozmadan zamanın ruhuna uygun hale getirebilir miyiz? diye de düşünmemiz gerekiyor.

Osmanlı ülkesindeki bütün Türk esnaf sanatkâr ve meslek sahipleri Ahi babalarından veya onların yetki verdiği kişilerden aldıkları yeterlilik ve izin belgeleriyle iş görür duruma gelmişlerdir.

İTO olarak meslekî eğitime “memleket meselesi” olarak bakıyoruz.

Aynı zamanda bu, ülkemizin çok önemli sorunlarına işaret eden bir mesele bu.

İş dünyası olarak yıllardan beri vurguladığımız, dile getirdiğimiz bir talep var; Üniversite-Sanayii işbirliği. VEYA DAHA GENİŞ ANLAMI İLE ÜNİVERSİTE REEL SEKTÖR İŞ BİRLİĞİ

Bu saç ayağını sağlıklı bir şekilde kurmadığımız takdirde iş dünyasının talep ettiği nitelikli elemanı bulmamız mümkün değil.

Meslek liseleri ile meslek yüksekokullarının kapasitelerinin gözden geçirilmesi ve yeni teknolojilere uygun elemanlar yetiştirilmesi önemli.

Piyasa beklentileri ile eğitim sisteminin mezunlarını eşleştirecek bir yapıyı hızlı ve etkin bir şekilde hayata geçirmemiz gerekiyor.

İstanbul Ticaret Odası olarak Meslekî Eğitimde Hamilik projesini sürdürüyoruz.

Bunun için mesleki eğitim konusunda sonuç odaklı adımlar atmaya devam ediyoruz.

Şu an şehrimizde bulunan 286 meslek lisesinin 54 tanesinde İTO hamileri bulunuyor.

Bu okullarda öğrenim gören öğrencilerimizin her türlü ihtiyaçlarıyla ilgileniyorlar. Ayrıca öğretmenlere güncel teknolojilere ilişkin eğitimler veriliyor.

Okullara makine, ekipman desteği sağlanıyor. AYRICA BİR TÜR MENTÖRLÜK YANİ KOÇLUK DA YAPILIYOR

3/ BİRAZ EVVEL BAHSETTİĞİM HUSUSLA BAĞLANTILI BİR DİĞER NOKTA VAR Kİ BU DA AHİLİK YAPISI İLE GÜNÜMÜZ ARASINDA KURULABİLECEK DİĞER BİR KÖPRÜDÜR

Mesleki eğitimde Avrupaya uyum kapsamında bizde de uygulamaya çalışılan sekizli sistem malumunuzdur

Bu sekizli sistem içinde her kademe için yapılan tarifler var. MESLEK STANDARTLARI VAR

Meslekî Yeterlilik Kurumu bu seviyelere göre standartları hazırlıyor. Ancak bunları gönüllü organize yapılara hazırlatıyor ve onaylıyorlar. Sonra bunlar için test merkezleri oluşturup sertifika veriyorlar.

Buradaki yapı ile Ahilikteki yamak, çırak, kalfa ve usta yapısı birbirine çok benzemektedir.

HER SEVİYE YAKLAŞIK 1001 GÜN YANİ 3 YIL SÜRMEKTEDİR.  BU DA TOPLAM 12 SENEYİ BULMAKTADIR. YANİ İLK VE ORTA ÖĞRETİM DÖNEMİ GİBİ

İlk dört seviye lise eğitimin bitimine kadar . Sonra iki yıl üniversite, bir yıl yüksek lisans, bir yıl doktora. SANKİ BU SEKİZLİ SİSTEM İLE ESKİ YAPI ARASINDA BÖYLE BİR BENZERLİK VAR GİBİ

İstanbul Ticaret Odasında aktif görevde olduğum senelerde meslekî eğitim ile ilgili çalışmaların içinde yer aldık.

MYK’da bu standartların içine aynı ahilikte ve fütüvvet geleneğinde yer alan değerleri de koymalıyız diye önermiştik

Burada farkındalığı arttırmanın önemli olduğu aşikar. . Orada mesleki eğitimde insanların  Bilgi, Beceri ve Yetkinliklerinin arttırılması maddesinin içine her meslek grubunda gerekli olan ahlaki özelliklerin de ilave edilmesinin gerekli olduğunu düşünmekteyiz.

Avrupa’da uygulanan bu sekiz seviyeli sistem esasında bizim de geçmişimizde yoğun olarak uygulanan sisteme çok benziyor. Biz esasında eskiden uyguladığımız ve sonrasında bıraktığımız bir sistemi adeta yeniden bulduk Kaybettiği şeyi bulan insanların sevindiği gibi bir halet-i ruhiyeyi yaşadık

Tabii bir ileri nokta da Meslekî standartların oluşması sonrası gençlerin mesleki eğitiminde bu standartlara ulaşabilmeleri için müfredatlarda hangi düzenlemeler yapmamız gerekiyor, diye de çalışmamız gerekiyor.

BURADA DA HEPİMİZE ÖNEMLİ BİR ÖDEV DÜŞMEKTEDİR DİYE İNANMAKTAYIM

…..

ÖZETLE ifade etmek gerekirse, Ahîler UZUNCA BİR DÖNEM gerek meslek gerekse toplumsal yaşamda örnek insan oldular. Erdemli insan ve erdemli toplumun önemini ortaya koydular. Her Ahî onuruna leke getirmemek yanında sanatında zirveye ulaşmayı ahlakî bir görev kabul etti.

Bizim şiarlarımız da inşallah bunlar olacaktır.

Bu yazı İstanbul Ticaret Üniversitesinde  24 Eylül 2023’de Ahilik haftası dolayısıyla yapılan AHİLİK ANLAYIŞIYLA GÜNÜMÜZE BAKIŞ başlıklı panelin başlangıcında tarafımızdan yapılan konuşmanın metin haline getirilmiş şeklidir.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir